13 Aralık 2014 Cumartesi

Adını Koyamadım İçimdeki Şarkının!

Onu ilk gördüğümde hayatımı bu kadar değiştireceğinden habersizdim, ilk tanıştığımız günü hatırlıyorum da... Ne kadar da mükemmeldi! Çevremde ki diğer adamlar gibi bana övgüler yağdırmak yerine gözlerini gözlerime bile dokundurmadan öylece sevdiği kadından bahsediyordu. Onu öyle güzel seviyordu ki, elimde olmadan bu hiç tanımadığım kadını kıskanmış, karşımda öylece oturan adamdan etkilenmiştim. 

Bir... İki... Üç... 
Önümden biralar geçtikçe gevşedim, gevşedikçe elim kolum durmuyor, çocuğun boynuna dolanıyordu. En sonunda ''yapma!'' dedi, ''bende erkeğim... Kendimi tutamam.'' Daha çok sokulup ''ne yani benden hoşlanmadın mı?'' diye sordum, gülerek hoşlandığını söyledi. O gün verdiği ''hoşlandım'' cevabının üzerinde çok durmamış, sadece onu elde etme çabasına girişmiştim. Ama şimdi düşünüyorum da dudaklarından dökülecek ''senden hoşlanıyorum'' cevabı için şu an kendimi kesebilirim.
Klozete kafamı yaslamış içimi boşaltırken güçsüz düşüp, Ela'nın boynuna doladım bu kez ellerimi. Kafamı omzuna yaslayıp ''Ben aşık oldum!'' diye fısıldadım, bunu hissederek söylememiştim ama bu cümle dudaklarımdan dökülür dökülmez içimi saran duygu yoğunluğundan sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım, ağlarken yeniden midem bulanmaya başladığı için koşa koşa lavaboya koşmuştum ama geri çıktığımda ortada Ela yoktu... Yüzümü yıkayıp masaya döndüğümde Doğu'nun karanlıkta kayboluşunu izledim. Bir insan gecenin karanlığında yürürken bile mükemmel olabilir miydi? Öylece oturdum masaya, başım ağrıyordu ama bir içki içecek kadar midemi boşaltmıştım...

...

1 gün geçti aradan, ayıldığımda duyduğum utanç, Ela'nın kendini rezil ettin söylemleri yeterince canımı sıkmışken, onu yeniden göreceğimi düşündükçe kalbim sıkışıyordu. Ama kaçamazdım... Belki de önüne gelene anlatacaktı, Doğu ile ilk kez biz bize oturmuştuk, onu da rezil etmiştim. Ela'nın panik halinde bana verdiği komutları dinledikten sonra her zaman ki mekanımıza geçtik. Ortada Doğu yoktu, belki de benden kaçmak için bir daha hiç gelmeyecekti... Mantığım gelmesin diye düşünürken, kalbim sadece Doğu gelsin diye atıyordu. Gözlerim sürekli kapıdaydı. İçeri girecek, sevgilisinden ayrıldığını söyleyip kollarını boynuma dolayacak...

Tabii bu asla olmayacaktı...
Ben her şeyden önce sevgilisi olan bi kızdım... Ve ne yalan söyleyeyim, Doğu'ya olan hislerimden dolayı belki de kendimi ona bir türlü yakıştıramıyordum. Doğu bir Adriana Lima, bir Çağla Şikel... Ne bileyim işte onlardan biriyle olmalıydı... Ben kimdim ki onun yanında? Heyecanla beklerken Ela'nın kaşlarını kaldırmasıyla arkamı dönüp o muhteşem yaratığı gördüm yine, doğruca yanımıza geldi ama Ela cadısı öyle davrandı ki çocuğa ''Aslında biz öyle kızlar değiliz, sadece İlgim çok içmişti, canı da sıkkın olunca saçmaladı'' izlenimi yaratmaya çalışsa da açık açık söyleyebildiği tek şey ''Çok komikti geçen akşam, İlgim hiç bir şey hatırlamıyor, sen de kimseye söylemezsen seviniriz?'' oldu...

Doğu bozulduğunu belli etmemeye çalışsa da bunu anlamam zaman almadı, başka masaya öylece kalkıp gitmesini izledim. Ela gözlerini dikip ''gözlerinle çocuğu yemeyi kes!'' diye sürekli uyarsa da ben gözlerimi o muhteşem yaratıktan çekmeyi bir türlü beceremiyordum. O ara çocuğun telefon numarasını aldığım aklıma geldi ve Ela'ya dönüp ''Tamam ya bakmıycam!'' deyip gözlerimi telefona diktim... Whatsaap'tan yazışmaya başlamıştık ki Ela'nın Recep İvedik kılıklı ara sıcak sevgilisi çıktı sahneye... Yanında iki liseli, bizi almaya gelmişler. Hikaye... Cafe'den çıkarken arkamı dönüp son kez Doğu'ya baktım, yine muhteşemdi!

İki adım attım mesaj geldi; Doğu! ''Hemen sattın beni'' yazmış. Seni satmak mümkün mü acaba bay mükemmel? Kafamda binlerce senaryo döndükten sonra, bir şekilde Ela'yla Recep İvedik kılıklı ara sıcak sevgilisini ve saz arkadaşlarını ekmeyi başarıp kendimi Doğu ile bir duvarın tepesinde buldum... 

Gecenin bir yarısı...
Karanlık ve sessiz bir sokak...
İnsanın aklına romantik şeyler geliyor ama Doğu öyle şeyler anlatıyordu ki neyin yerini yaptığını çok iyi anlayabiliyordum.

''Sevgilimle cinsel ilişkimiz yok ve bu konuda çok katı, ama bende erkeğim ve eğer...''

Aylak aylak hayal kurarken birden burnunun ortasına basketbol topunu yersin ve gözlerinden istemsizce yaşlar akmaya başlar ya, tam da öyle hissediyordum!

Tabii ki öyle bir şey olmayacaktı, buna asla müsade etmeyecektim. Ama bi saniye... Onun yanındayken geçen her dakikada kendimi bu kadar mutlu hissederken, ondan kaçmayı nasıl başaracaktım?